Deprecated: Automatic conversion of false to array is deprecated in /home/obidibidi/domains/bidibidi.com/public_html/galeri/include/debugger.inc.php on line 114
En çok bakılan - Bidibidi Resim Galerisi

Bidibidi Resim Galerisi


Ana Sayfa Kayıt ol Giriş
Albüm Listesi Son yüklenenler Son yorumlar En çok bakılanlar En beğenilenler Favorilerim Ara
Ana Sayfa > Benim Resim Galerim > gülyabani

En çok bakılan - gülyabani Galleri
1698.jpg
AŞKIN NUR YENGİ111 kez bakıldı3.7.1970 yılında İstanbul'da doğdu. İlk öğrenimini Erenköy ilk okulunda tamamladı.Ortaokul öğrenimine Türk Musikisi Devlet konservatuarında çello öğrencisi olarak başladı, 11 yıllık bir öğrenim sürecinden sonra mezun oldu. 1981 yılında orta öğrenimine devam ederken Onno Tunç orkestrasında Sezen Aksu'nun vokalisti olarak görev almaya başladı.

1986 yılında Harun Kolçak ile birlikte Eurovizyon şarkı yarışmasında "Haydi söyle" adlı şarkıyla bireysel olarak boy göstermeye başladı. Bu yılı takiben 1987 Kuşadası Altın Güvercin Şarkı yarışmasında "Yeniden", 1988 Antalya Altın Portakal'da "Portakal çiçeği", 1989 Çeşme Müzik festivalinde "Artık hiç ağlama" adlı parçalarla uluslararası platformlarda birincilik ödüllerini kazandırdı.


1990 yılında "Sevgiliye" adlı ilk abümü, iki milyonluk trajı ile son dönemde çıkan ilk başarılı genç sanatçı olarak adını duyurmasını sağladı. Ardından gelen yıllarda, "Hesap ver", "Sıramı bekliyorum", "Karaçiçeğim", "Haberci", "Aşk kazası", Rafet el Roman ile "Peşindeyim" single'ı, "Aşkın Nur Yengi 2002" ve son olarak "Yasemin Yağmurları" adlı abümlerini yaptı.Almanya, Belçika, İngiltere, İsviçre, İsveç, Hollanda, ABD gibi birçok dünya ülkesine sayıları yüzleri aşan turnelere çıktı.Malta ve ingiltere'de klipler çekti. Aşkın Nur Yengi, başarılı albümleriyle sürdürdüğü müzik kariyerinin yanısıra yer aldığı değişik projelerle yelpazesini genişletti.


-80'li yıllardan bu yana birçok reklam müziklerini seslendirdi.
- Kurtuluş adlı belgeselde Atatürk'ün akrabası Fikriye hanımı canlandırdı ve jenerik müziğini yorumladı.
- 2001 yılında Levent Kırca ve ekibiyle birlikte "Kadıncıklar" adlı tiyatro oynunda tiyatro sahnesiyle tanıştı.
- Aynı yıl yine Levent Kırca ve ekibiyle birlikte "Olacak Okadar Tv" adlı güldürü programında rol aldı ve ve bu süre zarfında programın müzik direktörlüğünü üstlendi.
- "Cesur Kuşku" ve "Baylar Bayanlar" adlı dizilerde oyunculuğunu ilerletti.
gülyabani
288.jpg
HANDE YENER107 kez bakıldı12 Ocak 1973 yılında İstanbul'da doğdu. Liseyi İstanbul'da bitirdi. Bir ablası var. Liseden sonra evlendi. Çağın adını verdiği bir oğlu var.
Evliyken bir giyim mağazasında satış elemanı olarak çalışmaya başladı. Çalışırken 1992 yılında Sezen Aksu ile tanışarak hem vokalisti hem de asistanı oldu. "Deli Kızın Türküsü" albümünde Sezen Aksu'ya vokal yaptı ve yaklaşık 40 konserde sahnede Sezen Aksu'ya vokal yaptı.
1993 yılında Sezen Aksu'nun yanından ayrıldı ve Erdem Siyavuşgil'den şan dersleri aldı. Aynı dönemde Cem Özer'in televizyon programında şarkı söyledi. 1994 yılında boşandı.
Antalya'da çeşitli barlarda 3 yıl süreyle şarkı söyledi. Daha sonra İstanbul'a dönerek İstanbul'da sahne almaya başladı. 2000 yılında "Senden İbaret" adli ilk albümünü çıkardı. 2001 yılında ilk albümünün remixleri ile karşımıza çıktı.
2002 yılında "Sen Yoluna Ben Yoluma" adlı albümü ile zirveye çıkan Yener daha sonra "Aşk Kadın Ruhundan Anlamıyor" isimli albümü ile büyük beğeni topladı. Müzikal başarısını "Apayrı" isimli albümüyle sürdüren sanatçı, son albümünde bir kez daha Erol Köse ile çalıştı.
gülyabani
ebru_yasar.jpg
EBRU YAŞAR101 kez bakıldı08.08.1977 Ankara doğumlu. Müziğe duyduğu ilgi nedeniyle küçük yaşlardan itibaren sahne hayatı ile tanıştı. Zaman ilerledikçe sesinin değerini fazlasıyla fark eden Sanatçı yakın dostlarının da teşviki ile albüm çıkartmaya karar verdi ve 1955 yılında 'Bu Sahilde' adlı albümünü çıkarttı Albümü ile aynı adı taşıyan parçası çok beğenildi ve bir anda top listelerinde 1. sıraya yerleşti. Başarısından dolayı aynı yıl Magazin Gazetecileri Derneğinin yılın Kadın sanatçısı ödülünü kazandı. Gün geçtikçe yıldızı parlayan Sanatçı 3 yıl aradan sonra 1998 yılında IDOBAY Müzik Yapım'a transfer oldu.
1999 yılında IDOBAY etiketi ile 'Seni Anan Benim için Doğurmuş' aldı albümünü çıkarttı.
Albümü ile fırtınalar estiren Sanatçı özellikle albüm ile aynı ada taşıyan parçası sayesinde küçükten büyüğe herkesin sevgisini kazandı. Albümün başarısı nedeniyle Magazin Gazetecileri Derneği tarafından yılın kadın şarkıcısı seçildi ve aynı yıl Kral TV tarafından yılın kadın Sanatçısı ve 'Seni Anan Benim Için Doğurmuş' adlı parçası yılın şarkısı ödüllerini aldı. Albümünde bulunan 'O Beni Sırtımdan Vurdu' ve 'Yalan' adlı parçalarına da klip çeken Sanatçı aynı ilgiyi 2 parçasında da tekrar yaşadı. ITÜ Devlet Konservatuarı Türk Sanat Müziği bölümü 2. sınıf öğrencisi olan Ebru YAŞAR yoğun çalışmalarının yanı sıra eğitimine devam ediyor. Şu sıralar yine IDOBAY etiketi ile yeni albüm çalışması içerisine giren Sanatçı önceki albümlerinde olduğu gibi son albümü ile de başarısından fazlasıyla söz ettirecek.

Hobi: Arkadaşlarıyla zaman geçirmek
Fobi: Nazardan korkuyor
Burcu: Aslan
gülyabani
1167238356fer_b.jpg
98 kez bakıldıgülyabani
hulya-avsar.jpg
HÜLYA AVŞAR93 kez bakıldıGerçek Adı: Hülya Avşar
Doğum Yeri: Edremit, Balıkesir
Doğum Tarihi: 08.10.1963

Boy : 1.62 m
Takma Adı : Avşar Kızı

Onu Ünlü Yapan Ne? 1983: Bulvar Gazetesinin düzenlediği güzellik yarışmasında birinci olmuştu.

Birliktelikleri:
Eşi: Kaya Çilingiroğlu, (İkinci Eşi)

Ailesi:
Annesi: Emral Avşar
Kardeşi: Helin Avşar
Kızı: Zehra.

Ödüllerinden Bazıları:
1993: Moskova Film Festivali - En İyi Kadın Oyuncu, Berlin in Berlin

Eğitim:
- Ankara Cumhuriyet Lisesi

1983 Türkiye Güzeli seçilmişti, ancak daha sonradan evli olduğu ortaya çıkınca tacı geri alınmıştı
Liseden sonra DSİ Spor Klübü ile birçok yüzme müsabakasına katıldı.
Uzun bir dönem Hülya Avşar Show ile ekranlardaydı, bir programına konuk olarak katılan Ricky Martin'in poposuna ellemesi olay olmuştu.
Aynı Showun bir başka programında bir kutlama sırasında Türk Bayrağı baskılı bolanlara tekme attığı için mahkemeye sevkedilmişti.
Hülya adlı derginin sahibi, aynı zamanda dergide editörlük de yapıyor.
Tenis oynamayı seviyor, 2001'de TED çiftler turnuvasında birinci olmuştu.
Bir dönem Tanju Çolak ile birlikte olmuştu.
Tek kişilik tiyatro, şarkıcılık, reklam oyunculuğu gibi işlerle de uğraşıyor.
gülyabani
_ZAA4295.jpg
FUNDA ARAR91 kez bakıldı1975 yılında Ankara'da doğdu. İlk öğrenimini Ankara'da, orta ve lise öğrenimini babasının görevi nedeniyle Muğla ve Adapazarı'nda tamamladı. Müziğe olan ilgisi ve yeteneği küçük yaşlarda fark edilen Funda Arar, ilkokul 3. sınıftan itibaren mandolin ve solfej dersleri almaya başladı.1992 Yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı sınavını ilk 5'in içine girerek kazandı. Okulu bitirdikten sonra iki yıl boyunca müzik öğretmenliği ve sahne çalışması yaptı.
2000 yılı Mart ayında sessiz sakin görünümlü hüzünlü gencecik bir kız üzerinde siyah bir manto güvercinler arasında "sokaktayım kimsesiz bir sokak ortasında / yürüyorum arkama bakmadan yürüyorum / yolumun karanlığa karışan noktasında / sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum" diye haykırıyordu. Necip Fazıl Kısakürek'in şiiri "Kaldırımlar" şarkı olmuş ve Türkiye Funda Arar'ı bu şarkıyla tanımıştı. Güçlü sesi usta yorumuyla dikkatleri çekmişti .

Bu hüzünlü şarkının ardından Funda Arar "Aysel" le bizi 1950'li yıllara götürdü. O yılların atmosferinde ustaca Tango yapıyordu. Ardından "Sonu Yok Bu Aşkın" ile Funda Arar bu kez bir kumsalda yalnızlığı ve hüznü anlattı. 2001 yılının Şubat ayında ise Kıraç ile birlikte yaptığı düet albüm ile karşımıza çıktı. İlk kliplenen şarkı "Sevgiliye" oldu bu albümde. "Sevgiliye albümünün bir başka özelliği ise Funda Arar'ın bestecilik yönünü ortaya koyan ilk çalışma olmasıydı. Sözleri ve Müziği Funda Arar'a ait "Seni Düşünürüm" ün klibinin yayına girmesiyle birlikte çok daha geniş kitleler onu tanıdı ve sevdi.

Funda Arar'ın 2002 Mart ayında ikinci solo albümü Alagül'ü müzik severlerin beğenisine sundu. Bu albümünden "Alagül" "Seninim" "Belki Bir Gün' "Arapsaçı " ve "Affet" şarkılarına klip çekildi. Bu albüm ile birlikte 2002 ve 2003 yılında Üniversitelerin Bahar şenlikleri, festivaller ve bayi toplantıları içeren yoğun bir konser dizisi gerçekleştirdi.

Magazin Gazetecileri Derneği'nden 2002 yılında Kıraç ile birlikte yaptığı Sevgiliye albümü dolayısıyla en iyi çıkış yapan sanatçı ödülü aldı. 2003 yılının ekim ayında üçüncü solo "Sevda Yanığı" albümü ile dinleyenlerine ulaştı. Bu albümüyle hayran kitlesini çoğaltan sanatçı, müzik dünyasında kalıcı olduğunu bir kez daha kanıtladı. Bu albümü ile Hürriyet gazetesi 31. Altın Kelebek yarışmasında en iyi çıkışı yapan sanatçı ödülünü aldı.

2006 yılında müzik marketlere sunduğu "Son Dans" isimli albümüyle çıkışını sürdüren Funda Arar, Türkiye'nin en güçlü ve en sevilen bayan vokallerinden biridir...
gülyabani
1212.jpg
EDİP AKBAYRAM89 kez bakıldı29 Aralık 1950'de Gaziantepte doğdu.Henüz dokuz aylıkken çocuk felcine yakalandı. Bu kötü hastalığın pençesinde çocukluğunu geçiren Edip Akbayram'ın müziğe tutkusuda çocukluk yıllarında başladı. "Haftalığımdan biriktirdiği paralarla ünlü pop şarkıcılarının konserlerine gider, eve döndüğümde aynanın karşısında onların taklitlerini yapardım." diyor Akbayram o yıllar için. Çocukluk yıllarında bir orkestra kurarak amatör olarak evlerinin yakınındaki bir düğün salonunda çalıştı.

Lisede kurdukları orkestrada Pir Sultan'ın, Karacaoğlan'ın deyişleri üzerine yaptıkları besteleri çalıp söylediler. İlk plağını da lise yıllarında yaptı: ‘‘Kendim ettim kendim buldum. İlk plağını çıkardığı grubun adı Siyah Örümcekler'di. Plakta zaten "Siyah Örümcekler-Gaziantep Orkestrası" ve "Edip Albayram ve Siyah Örümcekler" başlıkları altında iki farklı baskıyla çıktı.
Gaziantep'ten sonra Adana ikinci adresi oldu Edip Akbayram'ın. Adana, Akbayram'ın kurduğu orkestrayla ilk sahneye çıktığı kenttir. Burada "Beyaz Saray" adlı bir gazinoda çalışmaya başdı.
Akbayram yoksulluk içinde geçen bir çocukluktan sonra, liseyi bitirip kapağı İstanbul'a attığında yıl 1968'dir. Liseyi bitirdiği zaman hep öğrenmeyi istediği mesleğin, doktorluğun eğitimini almak için üniversite sınavlarına girdi ve diş hekimliğini kazandı. Ne var ki müzik ağır bastı ve bu meslekten vazgeçerek kendini müziğe verdi. "Zaten diş hekimi olsaydım, babamın bana muayene açacak parası yoktu ki!" diyordu sanatçı geçirdiği o yoksulluk yılları için.
İstanbul'a geldikten sonra 1971'de Altın Mikrofon Yarışması'na katıldı.Aşık Veysel'in bir şiirinden esinlenerek gerçekleştirdiği ilk bestesi olan "Kükredi Çimenler" ile birinci oldu. 1974'te Dostlar Orkestrası'nı kurdu ve Anadolu pop müziğinin önde gelen isimlerinden biri oldu.Daha sonra Kara Kuzu, Deniz Üstü Köpürür ve Garip adlı 45'liklerimle ödüller aldı ve ünü yurt çapında duyulan bir sanatçı oldu. "Aldırma Gönül" ve "Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz" adlı parçalarıyla satış rekorları kıran ve altın plak kazanan sanatçının çeşitli kuruluşlar tarafından verilen 250 kadar ödülü mevcuttur.
Edip Akbayram, zirveye çıksa da müziği paraya tercih ettiği için çocukluk yıllarındaki yoksullukların benzerlerini bu dönemde de yaşadı. "Bu ülkede arabeskin altın çağını yaşadığı yıllarda asla müzikteki çizgimden ödün vermedim. Zaten 12 Eylül sonrası beni kimse çalıştırmadı. 1980'den 1984 yılına kadar, koskoca bir dört yıl. Zor yıllardı o yıllar. Kimse bana iş vermedi. Karımın bileziklerini ve alyanslarımızı sattık. 12 Eylül sonrası beni canavar gibi görmeye başladılar." diyor Edip Akbayram o yıllar için.
80'ler Edip Akbayram ve benzeri müzik yapanlar için zor yıllardı. Arabesk okumasını istediler, büyük paralar teklif ettiler. Reddetti. Sesi soluğu duyulmaz oldu müzik piyasasında. 1981-88 arasında bestelerinin TRT'de çalınması yasaklandı. Ama 90'ların ortasından itibaren, özellikle ‘‘Türküler Yanmaz’’ albümüyle yeni bir çıkış yaptı ve kendi çizgisinde sapmadan yürümeye devam ettiğini gösterdi. Can Yücel'in, Oktay Rifat'ın, Ahmed Arif'in, Vedat Türkali'nin yapıtlarından bestelediği şarkılar vardı bu albümünde.
Edip Akbayram başlangıçtan itibaren ne yapmak istediği şöyle açıklıyordu: "Kalıcı bir şeyler yapmak istiyordum. Fikret Kızılok ve Cem Karaca'nın Anadolu ezgilerini pop çizgisinde söylemelerini örnek olarak aldım. Renk ve çizgide tamamen bir Edip Akbayram olarak geliştirdim. Toplumcu müzik yapmak istedim. Müziğimde geniş halk kitlelerinin yaşamı, sorunları olmalıydı. Ancak sivri, ucuz kahramanlıklardan da uzak durmaya çalıştım. İnançlarımdan, düşüncelerimden, politikamdan taviz vermeden, müzik tekniğinden yararlanarak, sorunlu, yoksul, geniş halk kitlelerine ulaşmak, daha çağdaş bir şeyler yapmak istiyordum."
Bugün geçimimi kaset ve konserlerimden gelen paralarla sağlayan sanatçının bir de iki ortaklı küçük bir inşaat şirketi bulunuyor. Çevre düzenlemeciliği, TIR taşımacılığı, küçük çapta bina yapımıyla uğraşıyor.Ayrıca, 1979 yılında Ayten hanım ile evlenen sanatçının bu evliliğinden Ozan ve Türkü adlarında bir oğlu, bir kızı var.
gülyabani
adsız~5.bmp
BURCU GÜNEŞ89 kez bakıldıMüzisyen olan babası Ali Güneş ve Bige Özkan'ın tek kızı olan Burcu Güneş İzmir Alsancak'ta dünyaya geldi.
Babasının müzikle dolu olan dünyasında küçücük bir çocukken bile heran evdeki veya babasının çalıştığı yerlerdeki müzik provalarında var olabilecek pek çok şeye iştirak ederek ileride kendisinin de bu yolu seçeceğini göstermeye başlamıştı.

Sürpriz sayılmayacak ilk sahne deneyimine babasına vokal yaparak başladı. 13 yaşında İzmir'den Antalya'ya taşındıklarında profesyonel sahne çalışmalarına ilk adımını atmış oldu. Bir süre sonra babası ile kurdukları Dio, Trio ve orkestralarla, büyük otellerde ve tatil köylerinde jazz ve pop müzik şarkıları söyleyerek, okulunuda ihmal etmeyen Burcu kendisini gerçek anlamda müzikle iç içe yetiştirmeye devam etti. Bu sırada ilk şan derslerini ve müzik eğitimini almaya başladı.

İlkokul ikinci sınıfta iken, annesi ve babası boşandıklarında, babasında kalan Burcu, yıllarca annesine duyduğu özlemin birikimi sonucunda 18 yaşına gelince İzmir'de onunla yaşamaya başladı. Aynı yıllarda İzmir 9 Eylül Devlet Konservatuar Müdürü Prof. Müfit Bayraşa'dan şan, artikülasyon ve solfej dersleri alarak kendini geliştirdi.

İzmir'in büyük otellerinde ve jazz klüplerinde çalışırken bir yandan Müfit Bayraşa ile çeşitli festivallere ve müzik yarışmalarına katıldı. Bu sırada tanıştığı bir müzisyen arkadaşıyla ortak beste ve söz çalışmalarının bulunduğu bir demo kaset hazırladı. 1998 yılında Raks Marş Müzik şirketine yollanmış deneme kaset Garo Mafyan, Koral Sarıtaş ve Galip Kayıhan tarafından dinlenince, hemen İstanbul'a davet edildi. Böylece ilk albüm çalışması olan "Aşk Yarası" ortaya çıkmış oldu.

Daha sonra "Tılsım" Albümü ile sevenleriyle buluşan Güneş,albüm öncesi yoğun çalışma temposu ile müzik dünyasına başarılı bir albüm sundu.
2004 senesinde "Ay Şahit" albümünü hazırlayan Güneş aynı ismi taşıyan şarkı ile uzun süre müzik listelerinin üst sıralarında yer aldı.
gülyabani
erkin_koray.jpg
ERKİN KORAY88 kez bakıldı25 Haziran 1941 İstanbul doğumludur.
Annesi İstanbul Belediye Konservatuarı'nda Klasik Batı Müziği piyano öğretmeni olduğundan dolayı ilk enstrümanı piyano oldu. Hatta kendisine sorulduğu zaman:
- "Ben piyano çalmaya nasıl başlamış olduğumu bile bilmiyorum. Bu enstrümanı doğal olarak çalıyorum.Ben gitarcıyım!", der.
Alman Lisesi'nde okurken aynı zamanda konservatuara da devam etti. Gitara başlama tarihi 1956, ilk konser ise (piyanoyla) 29 Aralık 1957 Galatasaray Lisesi'ndedir. O konserdeki repertuarı veriyoruz:
1) Ain't That a Shame - Fats Domino
2) Whole Lotta Shakin' Goin' On - Jerry Lee Lewis
3) Hound Dog - Elvis Presley
4) I'm Walkin' - Fats Domino
5) Don't Be Cruel - Elvis Presley
Bu konser Erkin Koray'ın hayatının büyük bir dönüm noktasını teşkil etmiştir. O güne kadar Elektronik ve Atom Mühendisi olmak isteyen Erkin, belki kaderin cilvesi, belki de normal netice olarak, kendi tabiri ile "Elektronik Müzik Mühendisi" olur.
O konseri, tam bir ay sonra 25 Ocak 1958 de Eminönü Halkevi, 20 gün sonra Alman ve arkasından Avusturya Lisesi konserleri izler. Ve artık önüne geçilemeyen bir konserler zinciri birbirini takip eder. Gazeteler kendisinden "Rock'n'Roll Kralı" diye bahsediyorlardır artık...
1963 - 65 yılları arası askerlik yıllarıdır. Hava Kuvvetleri Caz orkestrası'nda Gitarist - Solist olarak görevini yapar. Söylediği şarkıların notalarını 14 kişilik orkestraya yazar. "Rock şarkılarını büyük orkestra ile söylemek çok şahane bir olaydı. Neredeyse askere tekrar gideceğim geliyor", diye bahseder o yıllardan...
Askerden sonra "olayı yerinde incelemek" amacıyla doğru Almanya'ya gider. O sırada Beatles'ın da oradan şöhret olmuş olduğu, müziğin kalbinin attığı yer sayılan Hamburg'daki Star Club'da alır soluğu... Her gün en az üç İngiliz grubu çalmaktadır Star Club'da... Onları yakından izler. Bir çoğuyla da tanışır. Amaç Türkiye'de yapılacak olan şeyin hakkını vermektir. Bu arada Hiccups adlı bir Alman Grubu'yla da sahneye çıkmayı ihmal etmez. Ki, daha sonra o grubun basçısı Bernhard Weber'i yanına alarak dönecek ve bu olay Türkiye'de Hard Rock döneminin başlangıcı olacaktır.
Diğer yandan ilk Elektro - Bağlamayı da Şemsi Yastıman'a tarifini vererek yaptırıp, o konuda da bir ilk olur. "Ben sazcı değilim. Saz çalanlara örnek olsun diye yaptım", der ama, sahnede kullanmayı da ihmal etmez.İki yıl sonra, askerden önce yaptığı "Bir Eylül Akşamı" adlı plak (kendi öyle diyor) sayılmazsa, ilk plağını dolduruyor: "Kızları Da Alın Askere - Aşk Oyunu". Onu "Anma Arkadaş, Sana Birşeyler Olmuş, Kendim Ettim Kendim Buldum" gibi 45'lik plaklar takibediyor. (Diskografi bölümünde, çıkmış olan plakların tam listesini bulabilirsiniz)
1971'de Fransa'ya gider, döndüğünde "Yağmur" piyasaya çıkar. 1974'te ise "Şaşkın, Fesuphanallah, Estarabim, Arap Saçı" ile bu sefer başka bir döneme imzasını atar. Sonra uzunca bir yurtdışı seyahati 1975 -1984 yılları arasına rastlar. 1983 yılında Kanada'da bir kız çocuğu sahibi olur. Bu onun dönüş sinyalidir. Çünkü: "Ben çocuğumu en az 18 yaşına kadar Türkiye'de büyütmek isterim", der.
Dönüşten sonra özel durumları yüzünden, "kızı ayağa kalkacak yaşa gelinceye kadar" bir aradan sonra, yine bir İLK'e adını yazdırır: İstanbul Beyoğlu'nda BİLSAK (Bilim, Sanat, Kültür Merkezi) nde ilk Rock Bar açılır.
"Bu da Elli'sinden sonraki ilk ...", diyor kendisi bu işe... Şimdi yüzlerce Rock Bar var Beyoğlu'nda... Orada eşine rastlanmayacak değişik bir formasyonla sahneye çıkar. Önünde klavye ve sırtında gitar...
Her babayiğidin harcı olmayacak bir gösteri yapıyor Erkin Koray sahnede...
gülyabani
aa258yk.jpg
AYLİN ASLIM84 kez bakıldı1994’ten itibaren İstanbul'un çeşitli canlı müzik mekanlarında yabancı coverlar söyledi.



1996’da beş kızdan oluşan “Zeytin” adlı rock grubuyla canlı müzik piyasasında dikkatleri çekti.



1998 Roxy Müzik Günleri’nde 2.’lik ve 1999 Roxy Müzik Günleri’nde Jüri Özel Ödülü kazandı.



1998’de “Süpersonik” adlı grubu kurdu ve oldukça alışılmadık elektronik altyapılı parçalardan oluşan repertuarına karşın kısa sürede kendine has bir izleyici kitlesi yarattı.



2000’de “Gelgit” isimli alternatif elektronik pop albümünü Power Records’dan çıkardı.



2000’de müzikal direktörlüğünü yaptığı “H2000” organizasyonunda, BUSH, Chumbawamba, GusGus, Lamb Jay Jay Johanson gibi dünya müzisyenleriyle aynı sahneyi paylaştı.



2001’den itibaren H2000, Creamfieds ve Rockistanbul gibi büyük organizasyonlarda ve Tindersticks, HIM, Placebo, Macy Gray ve Queen Adreena gibi büyük konserlerin açılışında sahne aldı.



2003’te Mor ve Ötesi, Athena, Bülent Ortaçgil, Vega, Feridun Düzağaç, Bulutsuzluk Özlemi ve Koray Candemir’le birlikte “Savaşa Hiç Gerek Yok” single’ında yer aldı.



2003’ten itibaren elektronik sound üzerine kurulu ilk albümünün şarkılarını sahnede “Süt’lü” adını verdiği proje dahilinde, sert rock versiyonlarıyla söyledi.



2003’te ilk albümünde yer alan “Senin Gibi” isimli şarkısı Yunanlı pop müzik sanatçısı Teresa tarafından Yunanca yorumlandı. Teresanın albümü 2005 yılı içerisinde Türkiye’de de yayınlanacak.



2004’te Murathan Mungan’ın “Söz Vermiş Şarkılar” albümünde “Kimdi Giden Kimdi Kalan” şarkısını yeniden yorumladı.



2004’te DJ Mert Yücel’le birlikte yaptıkları “Dreamer” adlı İngilizce single İngiltere’de Baroque Records UK tarafından yayınlandı ve İngiltere’de Balance Chart UK’de 3 numaraya, Amerika’da Balance Chart USA’de 1 numaraya kadar yükseldi.


2004’te Fatih Akın’ın “Duvara Karşı” filminde ilk albümünden “Senin Gibi” adlı şarkısı yer aldı.



2005’te Teoman’ın “Balans ve Manevra” filminde rol alan Aylin Aslım, filmin Pasaj Müzik tarafından yayınlanan soundtrack’inde Teoman’ın “Bazı Yalanlar” isimli parçasını yorumladı.



2005’te Bulutsuzluk Özlemi’nin “Felluce-Bağdat” adlı single albümünde “Bağdat Kafe” adlı şarkıda vokalde Nejat Yavaşoğulları’na eşlik etti.



2005’te Kutluğ Ataman’ın çektiği “İki Genç Kız” filminin soundtrack’inde ilk albümünden “Keşke” adlı şarkısı yer aldı.
gülyabani
gulsen-yatutarsa.jpg
GÜLSEN81 kez bakıldı29 Mayıs 1976'da İstanbul'da doğdu. İlk orta ve lise öğrenimini tamamladıktan sonra İTÜ Türk Müziği Bölümü'ne girdi. Bu arada barlarda şarkı söylemeye başlayan Gülşen, Özkan Turgay'la tanıştı. Zaten Özkan Turgay ile tanışması da onun için belki de hayatının en büyük olayı idi.
İlk albümünü 1996 yılında çıkaran başarılı sanatçı bir yıl sonra Türk Pop Müziğinde en iyi kadın vokal ödülünün de sahibi oldu.
İlk albümünü Raks Müzik'ten çıkaran Gülşen iyi bir çıkış yakalamıştı.Fakat bu çıkışın ardından bir süre sonra Gülşen müzik yaşamına 3 sene kadar bir ara verdi. Tam elini ayağını müzik piyasasından çekti derken 1999'da Prestij Müzik'ten "Erkeksen" adlı albümünü çıkardı

Yine bir 3 sene kadar ara verdikten sonra "Şimdi" albümü ile yeniden güzel bir çıkış yakaladı. 2004 yılında "Of Of" albümüyle çıkışını sürdürmesi bekleniyor.
gülyabani
2243.jpg
MUSTAFA YILDIZDOĞAN78 kez bakıldı1966 Konya Kadınhanı Örnekköy doğumluyum. Çiftçi bir ailenin 7 çocuğunun ortancısıyım. Tahsilim lise terk. Askerliğimi 1986-1988'de Eğirdir ve Adıyaman'da tamamladım. 1990'da evlendim. Ahmet, Gülsüm ve İrem adlarında üç can parçam var.
Sanata 1982 yılında hayalini kurduğum bağlama ile başladım. Hiç kimseden ders almadan, kendi kendime ama bıkmadan usanmadan çok çalışarak, gece uykularını yüreğime ve sevdama hapsederek bu günün temelini attım. Gerçi bir gün sanatçı olacağım diyerek değil. O günkü haşin, hırçın, deli dolu duygularımı Karacaoğlan gibi Yunus gibi şifresi yalnız bana ait olmak üzere ruhumdaki kara bulutları dağıtmak içindi. Meğer Yüce Mevlam rızkımızı sanatla verecekmiş de haberimiz yokmuş. Çok küçük yaşlarda ağabeylerimin ve arkadaşlarının Vatan ve Millet için ne kafa yorduklarını, bazı zaman göz yaşı döktüklerini unutamam. Beni önce Allah'a iyi bir kul, ana-babaya iyi bir evlat, yüce Milletime de iyi bir fert olarak yetiştiren anamdan, babamdan ve ağabeylerimden Allah razı olsun.
1989 yılında Kadınhanı Ülkü Ocağı'nın konseri ile başlayan ve bu günlere gelen zor ama güzel bir serüven. 1990 yılında Pendik Ülkü Ocağı'nın konserinde sahne alan Alperen ile tanışmamız ve kaset teklifi.....
Doğuyoruz Ufuklardan, Üşüyorum ve Türkiyem
Unkapanı müzik piyasasında bir yere gelmenin zorluğunu hatta imkansızlığını biliyordum. Ama neden olmasın. Alperen umutluydu benden. Yakalayacaktık. Bir türkü lazımdı. İşte o türkü: Şiirin yazarı, ömür boyu vatan hainleriyle, kalemi ile savaşan, yılmayan, yıkılmayan ve şu an hastalıkla savaşan saygıdeğer büyüğümüz Dilaver Cebeci. Bestesi kendime ait olan Türkiyem türküsü.
Bize kapanan demir kapıları, yüreğimizden kopan fırtına ile yıkıyorduk. 7'den 70'e herkes sağcısı solcusu istemeseler bile mecbur kalıyorlardı, millî günlerde, millî maçlarda, hemen hemen her siyasi parti seçim zamanlarında devlet protokolünde Türkiyem'i çalıyorlardı. Başarmıştık.
Yön vermeliydik sanata. Sevdalı gençlerimiz şifresini çözmeliydi aşkın, bizim türkülerimizle.
Han Duvarları albümünden sonra Selçuklu Müzik'ten yani Alperen'den ayrılmak zorunda kaldım. Bu yere gelmemde çok büyük emeği olan sevgili ağabeyim Alperen'e sonsuz teşekkürler...

Akbaş Müzik'in sahibi Yılmaz Akbaş ile başlayan yeni bir dönem..
Yıl 1995. Kasetimiz bitmişti. Sonradan bir hafta içinde besteleyip aranjesini yapıp, okuyup kasete dahil ettiğimiz, Başbuğum'a yaktığım ağıt ve Yandı Yürekler Yandı. O nasıl duygu idi anlatamam. Mekanın cennet olsun Başbuğum.
Bu Vatan Kimin, Mektup ve İnsanlar ...
Bu Vatan Kimin albümünde, Saçların türküsü ile daha geniş kitlelere ulaştık. Mektup albümü ile Türkiye'de en çok satan 5 kaset arasına girdik. Çıkmadığımız tv kanalı kalmadı.1990 yılındaki hayallerimizi çoktan aştık. Gelen her başarı bizi çıtamızı yükseltmeye mecbur kıldı. Geldiğimiz nokta mükemmel ve güzel ama yeterli değil.
Fikrimden, düşüncemden, taşıdığım bütün değerlerden taviz vermeden , buralara gelebilmenin güzelliği ve sevincini yaşıyorum.
Sözün kısası değerli gönüldaşlarım; hiç bir eğitim almadan, hiç bir kimseden yardım görmeden, gece uykusuna hasret, evime hasret, eşime, çocuklarıma hasret, öte yandan da en güzel vuslat. Sabrın, şükrün ve azmin neticesi.
İyi günde, kötü günde her konserde, cebinizdeki son kuruşu ile bilet alarak bize güç veren salonları, statları tıklım tıklım dolduran gençler, kendi evlatlarından bizi ayırt etmeyen, namazlarının ardında bize de dua eden analarım, bacılarım, ağabeylerim sizin duygularınıza tercüman olabilmek için uğraştık. Eğer zerre kadar başarılı olabildiysek ne mutlu bize.. Bütün gaye ve çabamız gençlerimiz. Onlar bizden kabiliyetli , daha cesur, daha sabırlı, daha inançlı, daha azimli ve her şeyi ilimle ve en önemlisi sevgiyle başaracaklar. Onlara deryada bir katre, küçücük bir ışık olabildi isek ne mutlu bize. Ve ne mutlu aynı dilek, aynı umut ,aynı ülküde paylaşmasını bilen ,sevdiğini riyasız seven gönüllere ve Ne Mutlu Türküm Diyene.
Hakkınız Helal Edin.
Saygılarımla
gülyabani
435 resim var 37 sayfada 2