Deprecated: Automatic conversion of false to array is deprecated in /home/obidibidi/domains/bidibidi.com/public_html/galeri/include/debugger.inc.php on line 114
En çok bakılan - Bidibidi Resim Galerisi

Bidibidi Resim Galerisi


Ana Sayfa Kayıt ol Giriş
Albüm Listesi Son yüklenenler Son yorumlar En çok bakılanlar En beğenilenler Favorilerim Ara
Ana Sayfa > Benim Resim Galerim > gülyabani

En çok bakılan - gülyabani Galleri
3913.jpg
ALİ NAR60 kez bakıldı1938 yılında esasen Erzurum ili Hasankale ilçesi Issisu köyünde (şimdi Sarıkamış'a bağlı) doğmuş, köyde büyümüş. 1949'da ise, ailece Yozgat'ın Karahalli köyüne hicret etmis, orada gelişip yetişmiştir. İçinde doğduğu köy, Doğu Anadolu'nun fakirliğini yaşıyordu. Doğduğu aile ise köyün de fakirlerindendi...

Babası bu köyde doğmuş büyümüş. Dedesinin dedesi ise bu köye imam olarak yakın bir köyden gelip yerleşmiş. O yüzden bu aile (veya kabile) Mollagil diye anılır. Babası Molla Sehri-ünvanıyla tanınırdı. (Yozgat'a göçedince bu aile unvanı unutuldu. T.C. nin uydurduğu soyad yani (Nar) olarak anılır oldu.] Birinci Dünya savaşında Erzurum cephesinde savaşan baba. "Bölük Emini" olarak tanınmıştı Akranı da onu öyle bilirdi.

Bu savaşta cephe bozulunca, ayrılmış ve Batıya hicret etmekte olan ailesine Bayburt'ta ulasan baba Molla Sehn, burada yazarımız Ali Nat'in annesi Hasan kızı Hava'dan doğma Gülü hanımla evlenmisti. Anne savaş anında aile fertlerini kaybetmiş genç kızdı. Bu evlilikten (10) erkek (4) kız evladı olmuş. Beşi daha bebekken, ikisi ise belli yaşta ölmüş ve yedi çocuğu büyümüstü... Yazarımız işte bu yedi kardeşten alimcisi olarak gelişti...

İlkokula doğduğu köyde başladı. Ancak üç yıl gecikmeli başlamıştı. Çünkü babası onu hep Kur'an okutmakta ve hafiz yapma azmindeydi... Gecikmeli başladığı ilkokulda bir sınıf atlayarak gitti. Çünkü okul öncesi okuma yazmayı öğrenmişti. Hatta bir de not defteri yapmış; dualar, şiirler ve önemli olayları not ediyordu...

Yozgat'a hicretleri dikkate değer olaydı: Dede Molla Süleyman'ın dokuz erkek evlâdı vardır. Yazar'ın babası Molla Sehri yaşça üçüncü sıradadır.

Dünya savaşında Ruslar köyü bastığında. Molla Süleyman'ın evde bulunan oğulları, kadınları, çocukları alıp Erzurum'a doğru kaçarlar. Babaları, bir kardeşle evde kalır ve Rusya'ya esir gider, dönmezler. Kalan sekizden ikisi savaşta şehid olur. Altı kardeşte tekrar istiklâl savaşına katılır ve hepsine de madalya verilir. Ancak köyde verimli arazisi bulunmayan bu kardeşler yoksulluk çeker. Ayrıca 1950 öncesi tek lider, tek şef despot yönetimden bunalan Molla Şehri, kitaplarının köy muhtarı tarafından müsadere edilmesine de tahammül edemez ve İç Anadolu'da çiftçilik için boş arazi bulurum ümidiyle tebdil-i mekânı dener... Bu arada, cihan savaşı yıllarında oralarda kalan amcasının oğlu da çağırınca, oraya göçeder:
Köyünden Erzurum'a kadar öküz arabasıyla, oradan Kayseriye trenle, oradan kasabaya kamyonla oradan da Karahalli köyüne at arabasıyla intikal eden aile, bu köyde 1969 a kadar kalır. Ancak arazi sahibi olamazlar. Burada da geçim sıkıntısı sürer... Bu meyanda yazarımız Ali Nar, okumak ister. Babası onu hafız edeyim derken; o da ilkokulu birincilikle bitirdiğini hesabederek resmi okula gitmeyi isterse de şehirde barınma olanağı bulunmadığından bekleme sürer, 1952'de babası aniden vefat edince, şaşkınlık sürer. Ağabeyleri köyde ırgatlık yaparak geçinmektedir. (15) yaşına basmış bulunan Ali Nar ise hayal kurmaktadır.

Öyle bir okul olsa ki, hem Kur’ an ve din okunsa, hem de öbür dersler... Ve bu hayali 1953 yılında gerçek olur. Kayseri ilinde bir okul açılmış, üçüncü yılına bile girmiş...
Ağabeysi, Ali Nar’ ı ve iki yaş büyük Mehmet’i alıp bu okula kaydettirir. İlk sene bakımsız bir evde kalırlar. Bütün işlerini kendileri yapmaktadırlar. Dolayısıyla, ilk anda intibakta zorluk çekerler. Ama sene sonunda başarılıdırlar. İkinci yıl yurt açılır ve oraya giderler. Daha sonra da üstün başarı nedeniyle yurda parasız olarak alınırlar. Altı sene sonunda anlaşmazlık yüzünden, Erzurum İmam-Hatip Okuluna intikal eder ve oradan da üstün başarıyla mezun olurlar. Aynı yıl İstanbul’da yatılı olarak dört yıl okur. Osmanlı ulemasından artakalan bazı hocalardan feyz alır. Tıpkı Kayseri ve Erzurum’daki gibi. Ancak Arapça’yı ciddi manada Kayseri’nin “Kavgacı Osman Efendi”diye tanıdığı alinden aldığı gibi, Edebiyat zevkini de Mahir İz’den alır. Ömer Nasuhi ve Ahmed Davudoğlu da feyz aldığı alimlerdendir. İstanbul’da devrin, şair yazar ve ulemasını tanır. Ama üzerinde en büyük etkiyi büyük şair Necip Fazıl’dan görür.
Kader onu götürür, bu yüksek okulu bitirdiği gün, Necip Fazıl’la tren yolculuğunda tanıştırır. Bu tanışma ve tanınma onun ufkunu değiştirir ve edebiyata ağırlık vermesine neden olur.

1964 sonbaharında Diyarbakır İmam-Hatip okulunda öğretmenliğe başlıyan Ali Nar, İstanbul ‘da başladığı ve dergilerde,gazetelerde neşrini denediği şiir ve makalelerini oradaki “Yeni Şark Postası”adında mahalli gazetede sürdürür. Orada şair Ömer Faruk Turgut da onu Sezai Karakoç’la tanıştırır. Bu Ali Nar’ın yazı hayatındı yeni bir hareket sağlar. Serbest şiir ve deneme türüne yönelir. Üslub’unda da Karakoç’un etkisi başlar... (Tabii zamanla kendi üslubunu da bulacaktır.)

Üç yıl kaldığı Diyarbakır’da; çeşitli edebi ve kültürel faaliyetler sergileyen yazar, aynı zamanda İstanbul ve Ankara’da çıkan dergi ve gazeteler gönderdiği çalışmalarıyla ismini duyurmaktadır (Orada kültür çevrelerinde, “Güney Anadolu’nun Necip Fazıl’ı diye tanımlayanlar oluyor)...Bu sırada, sol akımların çok rağbet gördüğü bölgede fikri çatışmalarda hayli öne çıkan yazarı, yönetim Diyarbakır’dan uzaklaştırır. O hengamede kazandığı imtihan sonucu, Yüksek İslam Enstitüsü’ne tayin yapılacağına Afyon iline nefyedilir.
Oradan askerliğe gider. İki yıl sonra da, Erzincan İmam-Hatip Lisesine tayin edilir. Orada da dört yıl boyunca, dernekler kurar, organizeler yapar. Ve bu sefer, kendi yazdığı piyesleri sahneye koyarak gençliği eğitmeye çalışır. O kadar ki; Erzincan’da Kültür ve Edebiyatın mümessili olur. 1973 yılında İzmit (Kocaeli) İmam-Hatip Lisesine naklini yaptırırken; Erzurum İlahiyat Fakültesinde Kelam Asistanlığını kazanmıştır, siyasi nedenlerle tayin edilmemiştir. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümünde tez yapmak istemiş, imtihana almamışlardır. O da yazı hayatını burada üç koldan hızlandırmıştır: Erzincan’da çıkardığı “Erdem” okul gazetesin benzer, “Dönüş” gazetesini çıkarırken, İstanbul basınında da sürekli yazmaya başlamış. Bir yandan da kitaplarını neşre gayret etmiştir:”Fetih” ilk basılan kitabı (piyesi) ardından “Koro” (Piyes) ve üçüncü olarak da; M.T.T.B (Mili Türk Talebe Birliği)’nin açtığı tiyatro yarışmasında birinci olan “Muhtar Kafası” piyesi basılmış ve bütün Türkiye’de yüzden fazla yerde sahnelenmiştir.
1975’te eğitim ve araştırma maksadıyla burslu olarak Irak’a gitmiş. Bu seyahatini; Musul, Bağdat, Kerbela, Necef, Halep, Şam, Beyrut, Amman, Mekke, Medine, Hayber, Cidee... olarak sürdümüş; görduklerini ve Hacc sırasında tanıyıp dinledikleriyle, oraların banından derlediklerini; “Ortadoğu Günlüğü” diye bir seyahatname veya günlük olarak yazıp neşretmiştir. Bu kitapı ise, gezi sırasında derlediği kitaplardan, roman, hikaye, şiir,tiyatro,dini eser...olarak çevirileri izlemiştir.

Necip Giyrani’den Cakartalı Kız, Kuzey Kahramanlar, Kara Gölge, İlahi Nur, Yahudinin Kanlı Böreği...yanında Ali Ahmet Balıkesir’den Cihada Çağrı romanlarını Tevfik el-Hakim’den, Mahmud Müflih, Necip Mahfuz’dan hikayeler çevirisi yaptı ve bu zevatı Türkiye’de meşhur etti. Velid el-Azami, Ö. Baha’üddin el-Emiri, Nizar Kabbani...den şiirler çevirdi.
Mezhepsizlik üstüne eleştirel eserlerle birlikte, akideye dair kitaplar ve Siyret’e dair eserler yazdı,çevirdi...

Öğretmenliği 1977’de İstanbul’a nakledince bu kitapları neşrettirme imkanı buldu.

Milli Gazete ve Yeni Devir’de yazdıklarıyla Türkiye çapında ismini kabul etttirdi. 1980’den sonra necip Fazıl’ın, “Büyük Doğu’suna kadar yazısını ulaştırdı. Pınar, Mavera, Yeni Sanat, Sedir, Çınar dergilerinde ve sağda çıkan her kültür dergisinde yazdı. (Tohum, Hilal, İslam, M.Gençlik, Düşünce, Hakses bunlardandır.)
1976’lardan itibaren, Cemaleddin Efgani mezhebindekilerin çıkardığı fitneye karşı, A.Davudoğlu ve Necip Fazıl’ın temsil ettiği Ehl-i Sünnet cephesinde yazdı ve Efganicileri ilzam etti. Bu arada Akide ile ilgili yirmi kadar temel kitabı yayına hazırladı ve tek cilt halinde çıkardı.

1986’larda Dünya İslami Edebiyat Birliği ile ilgi kurdu ve Şeyh Nedvi’ yi tanıdı. Kendisini İslam Aleminin ediplerine tanıttı. Ta 1975’ lerde tanıştığı Dr. Muhammed Harp (Mısırlı,Türkiye’de doktorasını, Yavuz Selim’in Mısır Seferi üstüne yapmıştır) ilgisini hep sürdürdü. Türkiye’ deki Müslüman Şair ve edipleri tanıttı.

1989,1991,1994,1996’larda İstanbul’ da Dünya İslami Edebiyat Konferanslarını tertipledi. Ve 1997’ de Dünya İslami Edebiyat Birliğinin Türkiye Şubesini kurdu...

1986’dan itibaren “İslami Edebiyat” dergisini kurdu. 26 Sayı çıkan dergi,1994’te kesintiye uğradı.

1990’da resmi görevinden emekli olan Ali Nar kitap yazmaya ağırlık vermiş ve var olanların yeni baskılarını yaptırmaya gayret etmiştir. Bu güne kadar (1997 yaz mevsimi) 40 kitabı çıkmıştır. Ayrıca; “Hacc Rehberi”, Resulullah’ın Hayat Şeması”, Müslümanlığın Gökkuşağı” gibi üç çalışması da basılmıştır.
Bunlar birer sahifelik levha olup;
-Hacc özeti ve uygulama planı,
-Rasulullah’ın Hayat kronolojisi,
-İsalmi ilimlerdeki (itikadi, Ameli, ahlaki) tüm kavramların Gökkuşağı şeması üzerinde 7x9=63 çizgi üzerinde tanzimi...
Kitapları: Telif olanlar- Tercümeler. Bunlarıda Edebi olanlar, İlmi olanlar diye dört sınıfta toplamak mükün.

Kitapların hemen hepside Türkiye’de orijinal ve türünde (tek veya) ayrıcalığı, özelliği olan eserlerdir. Mesela; Dr. Said Ramazan el-Buti’nin Fıkhussıyre’ si böyledir. Kendisinin; Kırk Hadisle Müslüman Kimliği de böyledir. Yine türünde tektir veya ilktir.

Şimdi listedeki kitapları birer cümleyle tanıtıyoruz:

A- Telifler:
a) Edebi Eserleri:
1) Fetih - (piyes): İstanbul fethini konu almış. Okul sahneleri için yazılmış. M.E Bakanlığı Öğretmen Yazarlar Serisinde 7. baskısı yazılmış.
2) Koro - (piyes): Solcu öğretmen ve Türkiye’deki eğitim komedyasını işler.
3) Muhtar Kafası - (piyes): Türkiye’deki resmi ideoloji ve yönetimdeki bayağılıkları hicveder.
4) Porselen Dişli Bürokrat - (piyes): Yönetimi ve resmi ideolojiyi, dıştan güdümlülüğü daha değişik üslupla ele alır. Özellikle Demokrasi, seçim v.b. ni hicveder.
5) Nasrettin Hocadan Öğütler - (piyes): Nasrettin Hocanın anlamlı fıkralarında uyarlama...
6) Hortlaklar - (piyes): Fabl türü- çizgi film için yazılmıştır. Ama siyasidir.
7) S. bin Müseyyeb’in “HAYIR” Dediği Gün- (piyes): Arapçadan çeviri
8) Ezan Donanması - (piyes): Değişik stilde şiirlerden oluşan divan.
9) İki Sonsuzda Gerilim - (deneme): Otuz yıllık dönemde yazılanlardan seçmeler.
10) Kan Denizi - (hikaye): Sanat endişesiyle birlik, İslami tahassüs eseri hikayelerden oluşur.
11) Muhtar Name - (mizahi hikayeler-modern)
12) Bir Demet Yasemin - (çocuk hikayeleri): telif veya terceme (Arapçaya çevrildi)
13) Orta Doğu Günlüğü - (gezi notları): Gün gün yazılmış tesbit ve gözlemler.Bir tür roman.
14) Anadolu Günlüğü - (notlar): 40 yıllık macera. Tarih fikrine sahip olduğu günden,emekliliği kadar görülen önemli olaylar.(çok özel olanlar, müstakil hikayeler halinde yazılmıştır)(T.Y. Başlığı Ödülü- yılın kitabı)
15) Mizah Edebiyatı - (İnceleme): Tarihçesi, tanımıyla Türk mizahı, İslami değerlendirme ve örnekler.
16) Arılar Ülkesi - (roman): Ütopya. Arılar sembolüyle Türk Milletinin ve özgürlük savaşı veren toplumların son asırdaki macerası. (Arapçaya çevrildi. D.İ.E. Birliğinin yarışmasında 1. lik ödülü)
17) Uzay Çifçileri - (roman): Bilim kurgu. Türkiye’de ve İslam Aleminde ilk bilim kurgu romanı olarak tanıtıldı. 2018’de Dünya İslam Birliğinin vardığı üstün seviyede, uzaya gönderdiği ikinci gemi: Jüpier’in uydularında ve öbür güneş sistemlerinde hayat ortamı keşfeder ve bazı sebzeleri üreterek dünyaya getirirler...
b) İlmi Telifler:
18) Müslümanlığın Gökkuşağı - (deneme ve makaleler):İslam Ehl-i Sünnet dünya ve din tezini bütün kurumlarıyla özetleyen kitap.
19) Kırk Hadisle Müslüman Kimliği - (yorum): Kırk hadisin her birinde bir islami müessese veya prensibi anlatan ve bütüne varan yeni bir metod.
20) Hicret - (Araştırma): Hicreti Nebinin yorum ve değerlendirmesi.15. asır armağanı (Yeni baskısı 2002)
21) İlmi Kelam Dersleri - (ders kitabı)
22) Kur’an Dersleri - (ders kitabı- üç sınıf için)
23) Cep İlmihali - küçük boy özet ilmihal (Yeni baskısı 2002)

B- Tercümeler:

a) Edebi Eserler:

24) İslami Edebiyata Giriş - (İnceleme): n.el Giylani’den
25) Cakartalı Kız - (roman):N.el Giylani’den
26) Kuzey Kahramanları - (roman):N.el Giylani’den
27) Yahudinin Kanlı Böreği - (roman):N.el Giylani’den
28) Kara Gölge - (roman):N.el Giylani’den
29) İlahi Nur - (roman): (iki cilt) N.el Giylani’den
30) Cihada Çağrı - (roman): A.Ahmed Bakesir’den
b) İnceleme Eserler:
31) Fıkhussıyre - (siyretün Nebi): Yorum ve hüküm çıkarma metoduyla.Dr. M. S. Ramazanel Buti’den
32) Akaid Risaleleri - (20 risale) İmam Azam’dan günümüze Örnek –meşhur akaid kitapları. Terceme – metin ve notlarla.
33) İman Yolu - Teknik anlatımla akide ispatı. Yemenli Abdulmecid ez-Zenda-ni den.
34) Müslüman Kadını Kimliği - (İnceleme): Mağripli Abdullah et-Telidi’den
35) Tevhid’in Esasları - (araştırma): Dr.M.Slih’den

c) Tartışmalı Konular:

36) İçtihad, Müctehidler ve Mezhepsizlik Tehlikesi - Ahmed İzzüddin El Beyanuni (Halepli alim)
37) Dini Modernizmin Üç Şovalyesi- Dr. Hasib es Samerrai’den.
38) Nusayrilik ve Suriye’de Nusayri Zulmü - (derleme): Müşterek
39) Oğluma Kızıma Nasihat - (Derleme, terceme): a. Tantavi ve M: Şakirden
40) Zihin Özürlü İslamcılar ve Cimar Mezhebi - (telif):yazar Ali Nar. Türkiye yazarlar birliği ve dünya İslami Edebiyat birliği üyesidir.
41) Dinde Yenilikçiler ve Buluşma Noktaları - (telif)
42) Medine Rehberi - (tarihçe - Ahmed Şaban’dan )(çeviri)
43) Ehli Kitap Cennetlik mi? - (telif)
44) Tasavvufun Gerçeği - (telif –terceme)
gülyabani
cengiz_kurtoglu.jpg
CENGİZ KURTOĞLU59 kez bakıldı05.05.1959 Yılında Artvin ARHAVİ İlçesinde doğdu.
İlk, orta ve lise öğrenimini Arhavi’de tamamladı. Profesyonel müzik hayatı
öncesi Arhavi’de bulunan çay fabrikasında kısa bir süre memur olarak çalıştı.
O yıllarda "Ciha Dağı Efsanesi" isimli orkestrayı kurarak amatör
müzik çalışmalarına başladı.

Vatani görevini 1979 yılında Ankara’da tamamladıktan sonra
1982 yılında İstanbul'a geldiğinde amatör demo kasetini hazırlayıp bir
müzik firmasına gönderdi.. Ve o tarihten sonra hayatı değişti...

İlk albümü SEN SÖZDEN ANLAMAZMISIN'ı çıkartarak
yüzbinlerin, daha sonraki albümleri ile de milyonların sevgilisi oldu.

24 yıldır mutlu bir evlilik sürdüren Cengiz Kurtoğlu’nun
Aylin adında (22) yaşında bir kızı, Orçun (24) ve Aydın (20)
adında iki oğlu var...

20 Yıldır sahne yaşamını aralıksız bir şekilde idame ettiren Cengiz Kurtoğlu
kendi yönetiminde olan SİMA MÜZİK YAPIM isimli şirketinde büyük oğlu
Orçun Bora Kurtoğlu ile birlikte müzik dünyasına yeni isimler kazandırmaya hazırlanıyor
gülyabani
1943.jpg
METİN AROLAT58 kez bakıldıMevlana'nın 23. kuşaktan torunu

Sema DENKER
Hür 16 mayıs 2001
Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin soyundan gelen Çelebiler, Amerikalılarla birlikte Mevlana'nın hayat felsefesinin anlatıldığı bir internet sitesi hazırladı. Sitedeki soyağacında tanıdık bir isim de var. Metin Arolat, Mevlana'nın 23'üncü kuşaktan torunu...
Ünlü düşünür Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin soyundan gelen ve halen hayatta olan Çelebiler tarafından bir internet sitesi hazırlandı. ‘‘www.mevlana.org’’ adresli sitede, Mevlana’nın 21'inci yüzyıla kadar gelen soyağacı da yer alıyor. Çelebiler tarafından yaklaşık 8 yüzyıldır saklanan belgelerle hazırlanan soyağacında ilginç bir isim karşımıza çıkıyor. Bu isim, Metin Arolat...

EVET TORUNUYUM
Metin Arolat, böyle bir sitenin varlığından haberdar olduğunu belirterek, ‘‘Evet Mevlana'nın soyundan geldiğimi biliyorum. Akrabamız olan ve Mevlana'nın 21'inci kuşaktan torunu olan Dr. Celaleddin Bakir Çelebi ölmeden önce, Mevlana'nın felsefesini yurtdışında tanıtmak, bilgilendirmek amacıyla çalışmalar yaptığını ve bu doğrultuda bir beste yapmamı istedi. Kendisi 1996 yılında vefat etti. Onun bu isteğini en kısa zamanda yerine getirip, oğluna teslim edeceğim’’ dedi. Arolat, ‘‘Benim soyumda Osmanlı İmparatorluğu döneminde görev yapmış paşalar var. Böyle geniş bir ailenin içinde yer almak beni çok heyecanlandırıyor’’ şeklinde konuştu.

gülyabani
bgunesfoto3.jpg
56 kez bakıldıgülyabani
GOksel.jpg
GÖKSEL55 kez bakıldıGöksel, 1971 yılında İstanbul'da doğdu. İlk ve orta okulu İstanbul'da tamamladı. 1988 yılında Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü'nü kazanan sanatçı, müziğe olan ilgisinin artmasıyla 1991 yılında okuldan ayrılmak zorunda kaldı. 1989 yılında Aroyo Odo Çok Sesli Korosu'nda yer aldı. Müzik çalışmalarına özel solfej ve şan dersleri alarak başladı. İstanbul Üniversitesi öğretim görevlisi Gül Sabar ve İran asıllı müzisyen Evlim Bahçeban'dan özel dersler aldı. Müzikle profesyonel olarak uğraşmaya karar veren Göksel, özel müzik çalışmalarının yanı sıra birçok orkestrada solistlik yaptı.
1995 yılında Sezen Aksu ve Sertap Erener'in çalışmalarında vokalist olarak görev aldı. Ve aynı yıl ünlü müzisyen Onno Tunç'la tanışmasıyla birlikte müzik yaşamını bir albüm ile bütünleştirmeye karar verdi. Ancak Onno Tunç'un talihsiz bir kaza sonucu ölümüyle aramızdan ayrılması Göksel'in albümünün gecikmesine neden oldu. Müzikal deneyimlerine deneyim katarak geçirdiği iki yılın ardından ilk albümünü 1997 yılında çıkardı.

"Yollar" adını taşıyan albümde onsekiz yaşından itibaren yaptığı söz ve bestelerine yer verdi. Müzik direktörlüğünü Sarp Özdemiroğlu ve Kave Bahçeban'ın yaptığı albümde on parça yer aldı. Kendininkiler dışında söz ve müzikleri Sezen Aksu ve Onno Tunç'a ait "Kurşuni Renkler" ve "Yakışıklı" adlı iki şarkıyı yorumladı. Albümün ses getiren ilk parçası farklı gitar tonları, Göksel'in teatral yorumuyla funk tarzı hareketli ritmler içeren "Sabır" oldu. arkı dekorundan senaryosuna kadar deneysel tatlar içeren video klibiyle de müzikseverlerin dikkatini çekti. Albümün ikinci klibi ise sanatçının duru vokaliyle akıllarda yer eden “Uzun Uzun Yollar”a çekildi ve yönetmenliğini Cansu Akbel yaptı. Göksel, bu albümünde Yavuz Çetin, Levent Altındağ, Erdem Sökmen, Tahsin Ünüvar, Erkin Aslan gibi genç ve yetenekli isimlerin yanında Attila Özdemiroğlu, Erkan Oğur gibi duayenlerle çalıştı.

Sanatçı ikinci albümü "Körebe" Ekim 2001'de piyasaya çıktı. Toplam 11 şarkının bulunduğu albüm şarkılarının 5'inin bestesi, 9'unun da sözleri sanatçının kendisine ait.
gülyabani
2247.jpg
KİBARİYE54 kez bakıldıManisa’nın Akhisar ilçesinden İzmir sahnelerine oradan İstanbul’a ve derken tüm Türkiye’ye mal olmuş bir ses bir yorumcu. 1980‘lerde İzmir sahnelerinde çalışan Kibariye o yıllarda İzmir fuarına gelen tüm sanatçıların dikkatini çeker. Bunlar arasında Muzaffer Özpınar’da vardır. Ünlü bestekar sanatçıyı o zamanlar İstanbul’da Stardust gazinosunu çalıştıran Turgut Akyüz’e anlatır. Rahmetli Turgut Akyüz Kibariye’yi dinlemek ister. İzmir’den İstanbul’a gelen Kibariye’nin kaderi de böylece değişmeye başlamış olur. Gazinocu Turgut Akyüz tarafından çok beğenilen Kibariye Stardust gazinosunda sahne almaya başlar.

Kibariye çok kısa sürede gerek sesi, gerekse yorum her şeyden önemlisi de doğallığıyla tüm meydanın dikkatini çeker. Böylece bir teklif yılbaşı gecesi (1980) TRT Televizyonundan gelir. Kibariye’nin yaşamını birden bire değiştiren yeni hayat başlamış olur. Kibariye Kimbilir adlı parça ile çıkış yakalar ve 1980’lerden 1990’lara 21. Kaset yapmasını sağlar. Halkın Kibariye’ye gösterdiği yoğun ilgi çeşitli gazinolarda gece klüplerinde Anadolu ve Avrupa turnelerinde çalışması sağlar. Bu çıkış Özel TV kanallarının da ilgisini çeker. İlk show Darısı Başınıza isimli evlendirmeyi konu alan eğlence programı ile Kanal 6 ile başlar, daha sonra "Eğlen Coş İşte Kiboş" ismi ile ATV’de devam eder daha sonra İnter Star’da Kibariye Show ile ve de son olarak TGRT’de yapılan program ile sona erer
gülyabani
bulent_ersoy.jpg
BÜLENT ERSOY52 kez bakıldı1952 yılında İstanbul´da dünyaya geldi. Çok küçük yaşlardan itibaren müzikle ilgilenmeye başladı.Melahat Pars, Rıdvan Aytan’dan ve belediye konservatuarı hocalarından özel dersler aldı. İstanbul Belediye Konservatuarı´nı bitirdi.1971 yılında Saner Plak´tan çıkan kırkbeşlik plağı ilk albüm çalışması oldu. Bu çalışmada, güfte ve bestesi bestekar Muzaffer Özpınar´a ait 'Lüzum Kalmadı' ve 'Neye Yarar Gelişin' adlı eserleri seslendirdi.Sahneye ilk adımını 1974 yılında Büyük Maksim Müzikholleri´nde attı.Bu yıllardan itibaren eşcinsellik kültürünün yayıcılarından biri oldu.

Yetmişli yılların ortasında Itri´nin 'Tut-i Mucize- Guyan'ı gibi eserlerden oluşan koyu klasik bir uzunçalar yaptı.Yurtiçinde ve yurtdışında yüzlerce konser veren Bülent Ersoy, 'Düşkünüm Sana', 'Yaşamak İstiyorum', 'Biz Ayrılamayız' ve 'Ablan Kurban Olsun Sana' gibi albümlere imza attı.1995 tarihini taşıyan 'Benim Dünya Güzellerim', S Müzik etiketiyle çıkan ilk albümü oldu. Selçuk Tekay´ın müzik yönetmenliğini, Özkan Turgay´ın aranjörlüğünü yaptığı albümde on şarkı seslendirdi.Aynı 'Alaturka 95' adında bir albüm yaptı.Bülent Ersoy, bir sonraki çalışması Maazallah isimli albümü 1997 yılında yayınladı.1980 yılında London Palladium´da,1983 yılında Madison Square Garden´da ve 30 Mart 1997´te etnik müzik sazlarıyla Paris Olympia müzikholünde sahne aldı.1997 yılında Uluslararası Montu Merid Müzik Doktoru ünvanıyla ödüllendirildi
gülyabani
3741.jpg
51 kez bakıldıgülyabani
MU9399244OB032_250.jpg
CEZA49 kez bakıldıCeza, 1977 yilinda Üsküdar/İstanbul’da dogdu. Rap müzige olan ilgisi ilkokul yillarinda sira arkadasindan ödünç aldigi kasetlerle basladi. Ceza tabii ki gerçek ismi degil, bu onun hiphop’ta kullanmak için seçtigi yada daha dogrusu kazandigi bir lakap! Katildigi hiphop partilerinde, Freestyle rap (yani o an sahneye çikip müzik esliginde, o an yazilan sözlerle rap yapma) yarismalarinda her zaman birinci olan Ceza için diger yarismacilar hep “eyvah Ceza’miz geldi” diyorlarmis ve bunun sonucunda, o da Ceza’yi lakap olarak kullanmaya baslamis.

Gençlik yillarinda, çesitli projelerde yer alan Ceza, 1998 yilinda Dr. Fuchs ile bir araya gelerek “Nefret”i kurdu. Kendi çabalariyla yaptiklari deneme kayitları sonrasinda “Yeralti Operasyonu” isimli toplama Türkçe Rap albümünde yer aldilar.

“Yeralti Operasyonu”nda en çok ilgi çeken grup olan “Nefret”, kisa bir süre sonra Hammer Müzik ile anlasarak ilk albümü “Meclis-i Ala İstanbul”u yayinladi. Albümün hit parçasi “İstanbul” için çekilen videoklip birçok yerel ve ulusal TV kanalinda yayinlandi. Albüm sonrasi Türk ve Yabanci basindan olumlu elestiriler alan “Nefret”, H2000, J&B Dance Festivali ve Avrupa Müzik Festivali gibi büyük organizasyonlarda sahne aldi. “Meclis-i Ala İstanbul” albümleri Hammer Müzik’in distribütörleri tarafından Türkiye ile ayni anda Avrupa’da da piyasaya sürüldü. Özellikle Türkçe Rap’in büyük ilgi gördügü Almanya’da Türkiye’den çikan bir grup için yüksek bir satis rakamina ulasti.

İkinci albümleri “Anahtar” için İstanbul’da Digitalmix stüdyosunda kayida giren “Nefret”, çalismalarini 2001 yilinin Temmuz ayinda tamamladi. Cartel grubundan Erci E, Wu Tang Clan için yaptigi featuring ile büyük isim yapan Bektas, Megalomaniax grubundan Kader K, ve “Gerçek Kal” albümüyle adından söz ettiren Fresh B’nin de konuk oldugu albümde scratch’ler Almanya’nın ünlü DJ’leri DJ Rocky ve DJ Ness tarafindan atildi

Türkiye’de yasanan ekonomik kriz ve Dr. Fuchs’un ani sekilde askere gitmesi sonucu istenilen promosyonun yapilamamasina ragmen “Anahtar” çok yüksek bir satis rakamina ulasti ve Nefret’in Türkiye’nin en çok satan ve Dünya’da en çok taninan Türkçe Rap grubu olmasini sagladi!

Dr. Fuchs’un askere gitmesinin üzerine, Ceza uzun süredir üzerinde çalistigi, solo albüm projesine hiz verdi. Prodüktör olarak Silahsiz Kuvvet’ten Dj Mic Check’i seçen Ceza; ilk solo albümü “Med-Cezir”in kayitlarini Kuvvet Mira ve Digitalmix stüdyolarinda gerçeklestirdi.

Solo albüm çalismalari devam ederken Türkiye’de pek çok konser veren Ceza, 2002’nin Mart ayinda ilk yurtdisi konserini de İsveç’te gerçeklestirdi. İsveç’te yasayan Türklerin yanisira İsveç’li müzikseverlerinde yogun ilgi gösterdigi konser çok başarili geçti. Ceza, İsveç seyahatinde ayrica İsveç’in en önemli hiphop gruplarindan Fjarde Varlden ile birlikte bir parça kaydetti. Bu parça Fjarde Varlden’in “Tamam” adli single’inda yeraldi ve İsveç’te CD ve LP olarak piyasaya çikti.

Haziran 2002’de “Med Cezir” piyasaya çikti. Albüme adini veren “Med Cezir” parçasina daha önce Levent Yüksel, Mirkelam gibi sanatçilara çektigi videokliplerle ünlenen yönetmen Murad Küçük tarafindan profesyonel bir video klip çekildi. Klip müzik kanallarinda dönerken, Ceza ayrica ulusal kanallarda haber bültenlerine ve çesitli TV programlarina konuk oldu. Tüm günlük gazeteler (Hürriyet, Milliyet, Sabah, Cumhuriyet, Vatan vs.), aylik dergiler (Blue Jean, Cosmo Girl, Aktüel, İstanbul Life vs.) özel röportajlarla yer verdiler.

Albüm sonrasinda Türkiye’nin dört bir yaninda konserler veren ve H2000, RockIstanbul gibi önemli organizasyonlarda yer alan Ceza ayrica yurtdisinda Almanya, Hollanda, İsveç, Norveç, Belçika gibi ülkelerde sahne aldi.

Ceza, Mart ayinda Mitsubishi Lancer için bir radyo reklamini seslendirerek tekrar gündeme geldi. Reklamin çektiği büyük ilgi üzerine devam bölümleride kaydedildi.

İkinci albümünü hazirlayan Ceza, bu arada Candan Erçetin, Mercan Dede ve Burcu Günes’in albümleri içinde düetler kaydetti ve bu düetlerle de ses getirdi.

2004 yilinin sonlarina yaklasirken Ceza, Rapstar albümünü piyasaya sürdü, albümde 22 track bulunuyordur, albüm genelde basarili bir perspektif çiziyor, farkli beat´ler üzerinde de rap yapilabilecegini kanitlamaya çalisiyor adeta, sarki sözleri çok ince elenmis sik dokunmus, bazen bir sözlüge ihtiyaç duydugumuz anlar oluyor ama yine de mesajlar dogru kanallara ulastirilmis gözüküyor, rap camiasina atiflarda bulunulmus,dokundurmalar yer yer göze batiyor, ama bir "diss" mantigiyla degil, daha çok yeri gelince söylenmis dokundurmalar, sonuç olarak Ceza´dan beklenebilecek kalitede bir çalismanin ürünü. Albümde Sahtiyan, Fuchs, Fuat, Ayben, Mic check, bu projede sanatciya eslik eden isimlerdir.
gülyabani
haluk_levent.jpg
HALUK LEVENT48 kez bakıldı26 Kasım 1968 yılında Adana'da doğdu. İlk ve ortaokulu Sabancı İlk Öğretim Okulu'nda okudu. Ortaokul sıralarındaki taklit yeteneği onu tiyatro çalışmalarına yöneltti. Liseyi Adana Atatürk Lisesi'nde okudu. Haluk Levent'in tiyatro faaliyetleri lise yıllarında da devam etti. Liseden sonra Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Mühendisliği'ni kazandı, bir yıl okudu fakat devam etmedi. Sonra Ankara Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı'nı kazandı ancak yine bir yıl devam etti. İkinci yılında Orta Doğu Üniversitesi Fizik Bölümü'nü kazandı yine devam etmedi. Bu kez Ankara Üniversitesi Muhasebe Bölümü'nü kazandı ancak ısrarla yine devam etmedi ve son olarak Bilkent Üniversitesi Dil Öğretim'e kaydını yaptırdı.

Bu arada ticaretle de uğraşan Haluk Levent işlerinin iyi gitmemesi üzerine İstanbul'a geldi. Özellikle Ortaköy'de barlarda çalışarak geçimini sağlamaya çalışan Haluk Levent 1992 yılının sonlarına doğru ilk albümü "Yollarda Bulurum Seni" yi Nokta Müzik''e yaptı ve o albüm 600,000 adet sattı. Bu albümle birlikte tanınan Haluk Levent sayısız hayır konserine çıktı. Buradan elde edilen gelirlerle yüzlerce insana dializ ve solunum makinesi aldı.1989 yılında çekte tahrifat suçu işlediği gerekçesiyle 9 ay 15 gün cezaevinde yattı. Cezaevi günlerinde kendisini sevenlerin yalnız bırakmadığını söyleyen Haluk Levent cezaevi çıkışından sonra konserlerine devam etti. Albümleri satış rekorları kıran Haluk Levent son olarak askere giderken "Yine Ayrılık" adlı albümünü çıkardı. Bu arada çevreci özellikleri ile de bilinen genç sanatçı destek amacıyla 11 saat sahnede şarkı söyleyerek kırılması güç bir rekor denemesinde de bulundu.

gülyabani
isinkaraca1nq.jpg
IŞIN KARACA47 kez bakıldı Diyadin , Işın Karaca Biyografisi - Hayatı - yaşamı - sanatçı hayatı
Işın Karaca Hayatı Yaşamı Biyografisi

7 Mart 1973 tarihinde Londra'da doğan Işın Karaca, ilk günden olmasa bile çocukluğundan bu yana şarkı söylüyor. Öğrencilik yıllarında başladığı müzikal çalışmalarına, Londra IV King Edward Okulu İngiliz Dili ve Edebiyatı, Tiyatro bölümünde okurken de devam etti.

Müzik onun hayatında hep vardı, ama hayatının seyrini tek bir gecede değiştirebileceğini kendisi bile tahmin etmemişti. Kıbrıs'ta restoran işleten annesinin yanına tatil amacıyla gittiğinde, şarkı söylemeyi çok sevdiğini bilen annesi onu sahneye davet etti. Işın, her zamanki gibi, eşsiz sesiyle harika şarkılar söyledi ve olanlar oldu. O gece başlayan tesadüfler, Işın'ın kısa bir süre içinde sahnelere çıkmasına kadar devam etti. Önceleri hobi olarak başlayan bu iş, bir anda onun yaşam tarzı haline geldi ve Işın, Kıbrıs'tan İstanbul'a yatay geçiş yapmaya karar verdi.



Bugüne kadar çeşitli müzisyenlerle ve gruplarla çalışan Işın, pek çok albümde vokal yaptı, onlarca dublaj ve jingle çalışmasında yer aldı. 1999 yılında kurulan Panic Attack grubunda vokalistlik yapması, 1999 ve 2000 Eurovizyon Türkiye Finallerine katılması, 1999 Altın Güvercin Yarışması bütün dallarda birincilik kazanması, Işın'ın başarılı müzik kariyerinin ilk basamaklarını oluşturdu. Ancak, Işın için belki de en önemlisi, gerçek bir ustaya, Sezen Aksu'ya 1997 yılından bu yana vokalistlik yapıyor olması...

Sezen Aksu'nun ve birçok değerli müzisyenin imzasını taşıyan Işın Karaca'nın ilk albümü "Anadilim Aşk" Power Records etiketi ile piyasaya çıktı. Albümün dağıtımı Universal Müzik tarafından yapılmaktadır. Albümdeki 12 şarkıdan 10'unun söz ve müzikleri Sezen Aksu'ya; diğer 2 şarkının sözleri Ali İlyas'a, müzikleri ise yine Sezen Aksu'ya ait. Işın'ın ilk klip tercihi ise, albümün de açılış parçası olan "Tutunamadım".

"Değişmek; "Her gün yeni bir gündür"e inanarak uyanmak, anlamak, anlamaya çalışmak. Olabilirsem, böyle bir şarkıcı olmak istiyorum" diyen Işın Karaca'nın böyle bir şarkıcı olacağı ve kendine has bir dinleyici kitlesi edineceği kesin.

gülyabani
210185.jpg
ZUHAL OLCAY46 kez bakıldı1957 yılında İstanbul’da doğdu. Bir süre tiyatro ve TV oyunculuğu yaptı.
İhtiras Fırtınası adlı filmle sinemaya geçti (1983).

Önemli filmleri: Amansız Yol (Ömer Kavur), Kurşun Ata Ata Biter (Ümit Elçi),
Bir Avuç Gökyüzü (Sinan Çetin), Halkalı Köle (Ümit Efekan), Dünden Önce
Yarından Sonra (Nisan Akman).
gülyabani
435 resim var 37 sayfada 4